29 Aralık 2020 Salı

Kabala ve Yahudi mistisizmi

 Bu yazı Paul Villaud'nun « La Kabbale Juive » adlı kitabının dördüncü bölümü olan 'Généralités sur le Mystcisime Juif’den seçilmiş kesitlerin tercümesidir. Fransızca aslından Türkçe'ye Tibet Dikmen tarafından çevirilmiştir.


«  Düşünce olmadan ve dolayısıyla onu kapsamlı bir şekilde içeren akroamatik*

bir öğretinin kabulü olmadan, Yahudilik büyük ölçüde açıklanamaz.

Tıpkı dışsal bir anahtarın veya başka bir dilin yardımı olmadan anlamını

ve sırrını bulmanın imkansız olduğu bir hiyeroglif gibi. »


- Gioberti, Felsefe talimine giriş (Moulins, 1845)

* Akroamatik : sadece seçilmiş öğrencilere sözlü olarak anlatılan ezoterik öğretiler


  Kabala kelimesi ne Talmud (Yahudi kanunu) kitabında ne de İncil kitaplarında mevcuttur. Sadece Esaret kitabında ve Eyüp (Eyob/ Job) peygamberin kitabında bahsi geçtiği için, bu kelimeye farklı kökler atf edilmiştir. Çoğu zaman, Keldanice'de Q-B-L köklü 'almak/kabul etmek' veya 'duymak' anlamlı kelimeye atf edilir. Bu kökten Q-B-L-CH üremiştir ki 'kabul edilmiş doktrin' anlamına gelir[Bizim dilimizde de mevcut olan 'kabul' kelimesinin kadim etimolojisi bu köklere dayanır.] Bazı Oriyantalistler Kabala'yı eski Mısır ile bağdaştırıp Keldani-Mısır dilinde 'gizlemek/saklamak' anlamına gelen kheb/khob ekine atf ederler.

Yahudiler ise bu kelimeyi tüm Gelenekleri ve Tradisyonları kast etmek için kullanırdı.

Orta Çağlara kadar, Kabala kelimesi, kendisine verildiği ezoterik geleneğin anlamını daha belirgin bir şekilde üstlenmemişti. Bundan sonra, ortaçağ anlamı galip geldi.

Kabala kelimesinden duyduğumuz şey şudur :inisiyasyon yoluyla yayılan gizli ve mistik hakikatlerin, yüce gerçeklerin bilimi. Bu kelime vasıtasıyla 'Kutsal Yazı'nın derin anlamını veya taşıdığı bilgeliği (intelligencia) ve de kadim Gelenklerin sırlarını çözmeye çalışıyoruz. Demek ki hem kutsal 'Yasa'nın hem Geleneğin bir gizemi var. Bu sırlar Musa peygamberin Sina Dağı'ndan bizzat Tanrı'nın kendi ağzından duyduğu, lakin yazıya dökmeyip sadece söz ve vaaz vasıtasıyla seçilmiş bir elite aktardığı bilgiler ve hakikatlerdir.

Elijah Levita yazıtlarından birinde şöyle açıklar : « Kabala, Efendimiz Musa'dan beri insanın insan ağzından aldığı Kanunun ve Peygamberlerin sırlarından oluşur. Spekülatif (ayonith) ve pratik (massith) olarak ikiye ayırılır. Ancak kullanım şekillerini size açıklayamam, günahlarımdan dolayı bu kadim Hikmet'i talim edemedim. Ben bu Azizlerin ilmini ne tanırım ne anlarım. »

Bu Azizlerin ilmi … Bilfiil, Kabalistler kendi geleneklerini İncil'de tanımlanan ilk dinsel ve kültürel yaşam biçiminin zuhur ettiği 'Patriarkal dönem'e sürerler. Onlar evrensel olarak gördükleri ilkel vahyi sürdürürler. Ve bu konu hakkında derler ki : Tanrı ilkesel doktrini önce meleklere öğretti. Meleklerin düşüşüne müteakip, sırlar Adem'e aktarıldı. Ve Adem'den Nuh'a, Nuh'tan Ibrahim'e, Ibrahim'den de Musa'ya nakl edildi. Pir'lerden (patriarch) peygamber'lere ve, sırayla bu nakletme işlemi hiç bir zaman askıya uğramadan devam etmiştir. Bu hikaye, haham okulunun aggadic (efsanevi) olarak adlandırdığı biçimde, Yahudi ulsunun hekimlerinin, Kabala vasıtasıyla en baştan alınan doğaüstü iletişimin sözlü aktarımına delalet eder. Bu nedenle Kabala, insanın entelektüel ve duygusal yetilerini uyguladığı Gelenek alanına aittir.

Her şeye rağmen, kesinlikle sözlü bir gelenek vardı, buna hiç şüphe yok. Yahudi yazarlar, Rabbanistlerin, yani gelenekçilerin Kabala'ya karşı bir tavır alarak yapacakları gibi,böyle bir geleneğin varlığına itiraz ettiler. Her iki itirazcı akımın destekçileri vardı (ve hala var olabilir), onların inkarları bir gerçeğin gerçek olmasını engellemez. Sözlü bir geleneğin muhaliflerinin tüm itirazları, Orta Çağ'ın önde gelen Karyalılarından Aaron ben Elyah'ın formüle ettiği şu terimlerle özetlenir:

« Başka bir Tevrat'ın inmesi mümkün müdür? ya da ilkiyle birlikte ek olarak gizli bir Tevrat var ise, bu neye yarar? Emirlerin sayısını artırıyorsa, neden Tevrat'ta geçmiyor? Ama bu gelenek Tevrat'ta yazılanları açıklamak için var diyeceksin. Bu açıklama zaten Kutsal Yazıların içeriğine dayanıyorsa, bunun ne faydası var? Kutsal yazı yeterlidir. Bu açıklama Kutsal Yazıların içeriğinin öğrettiklerinin dışındaysa, var olamaz, çünkü Kutsal Yazılar şöyle der: Size sunduğum kelimelere hiçbir şey eklemeyin. »

Bu alıntı, en mantıkçı şekilde düzenlenmiş muhakemelerin gerçeklere direnmediğini gösteriyor. Josephus haklı olarak Ferisilerin ataları tarafından iletilen ve Pentateuch'da ( Yahudi yazıtlarının külliyatı) kayıtlı olmayan birçok yasayı halka ilettiğini belirtir. Bu tarihçi bu geleneğe 'babaların geleneği' der.

Tümdengelimli yollarla kanıtlanmış sözlü bir geleneğin çıkışına ilişkin bazı detaylar mevcut. Ayinsel kurallar tsitsith'e (Yahudilerin giydikleri saçaklar) neden bir adet mavi iplik koymayı emrediyor? (Bugün sekizi de beyazdır). R. Meïr, mavinin Okyanusa, Okyanusun gökyüzüne ve gökyüzünün de safire benzediğini, bu rengin semavi Tahtın rengini oluşturduğunu iddia ediyor. Tsitsith - Tanrı ve görevlerini tefekkür etmek anlamına gelen bir kelimeden- 613 değerine sahip ilahi emirlere uyulmasını hatırlatmayı amaçlıyordu. Tsitsith kelimesinin harfleri 600'e eşittir. İplik (8) ve düğüm (5) sayısı ile tamamı 613'e eşittir. Sekiz ipten biri diğerlerinden daha uzundur, 5 düğüm arasında farklı numarlara göre döndürülebilmek için kullanılır: 7 + 8, Y-H harfleriyle eşleşir, artı V-H'ye eşdeğer olan 11 artı A-CH-D'ye eşdeğer 13 eklendikten sonra 39 elde edilir. Böylece Tsitsith, 39 değerli A-CH-D YHVH : Tanrı'nın Birliği'ni temsil eder.

 

 

 

 

 

 

 


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder